Aslında keyifli gezme konusu herkesin zevklerine göre değişir. Kimi insan alışveriş için gezerken kimisi tarihi mekanları görmek için gezer, kimi sosyalleşmek için gezer, kimi yeni tatlar için, kimi de öylesine gezer, gezdiği yerlerin önemli yönlerini sonradan öğrenir 🙂 Dolayısıyla bu başlıkta aslında biz kendi adımıza nasıl gezersek, bu geziden keyif alıyoruz ondan bahsetmek istiyoruz.
Gezmek bir hayat tarzı, hayat tarzı ise bir çok değişkenden etkileniyor. Finansal durumunuz, iyi-kötü alışkanlıklarınız, sağlık durumunuz ve hatta yaşadığınız yerin kültürü/imkanları. “Gezmek”, “hayattan keyif almak” demek bizim için, hayatta neyden keyif aldığımız da beklentilerimize, hayat tarzımıza bağlı.
Biz gezilerimizde beklentilerimizin imkanlarımızı aşmaması yönünde hareket ediyoruz ki zaten bundan keyif alıyoruz. Örneğin konaklayacağımız yeri seçerken sadece uyuyacak yer şeklinde düşünüyoruz. Otel, pansiyon veya bir kamp alanı olmasına takılmıyoruz. Tabii ki seçim sırasında iyi-kötü yorumlara bakıp, imkanlar açısından bu yerleri birbiriyle kıyaslıyoruz ama lüks beklentisiyle hareket etmiyoruz. Tabi bir de Couchsurfing var. Couchsurfing ile yerel halktan insanların evlerinde kalıyoruz ve en çok da bunu seviyoruz çünkü bizim amacımız gezdiğimiz yerlerde yaşayan insanlarla tanışmak, oradaki hayatı tanımak. Geziye ayırdığımız paranın yüzde seksenini lüks bir konaklamaya harcayıp kendimizi dış dünyadan soyutlamak değil. Evimizdeyken de yine Couchsurfing üzerinden başka gezginleri misafir ederek sosyalleşiyor ve arkadaşlar ediniyoruz.
Gezme anlayışı herkes için farklı ve en iyi yaparak-yaşayarak öğreniliyor.
Biz nasıl mı geziyoruz;
- Gideceğimiz yerle ilgili önceden mutlaka edinebildiğimiz kadar bilgi ediniyoruz. Neresi görülür, ne yenir – içilir, toplu taşıma imkanları nedir vb.
- Görmeyi düşündüğümüz yerleri harita üzerinde planlıyoruz. Ancak olabildiğince esnek ve dinamik bir plan hazırlamaya çalışıyoruz. Rotamızı mesafe, ulaşım, zaman üçgeninde değerlendirerek çiziyoruz. Tanıştığımız kişilere göre veya gelişen olaylara göre (kaza, hastalık veya planı hesaplanandan erken tamamlama gibi) plan ve rota değişikliklerine açık davranıyoruz.
- Genellikle yerel lezzetleri denemek için mekan araştırıp rotamıza ekliyoruz, çok fazla olmayacak şekilde zaman ve para ayırıyoruz ancak her öğünümüz bu şekilde değil elbette. Bazen en pratik çözüm neyse onunla devam ediyoruz, bir süpermarketten peynir – domates, o anda uygun ne bulursak alıp yiyoruz veya yerine göre fastfood zincirlerinden faydalanıyoruz.
- Offline çalışabilen bir aplikasyon üzerinde şehir haritalarını yükleyip, kalacağımız yer ve çevresindeki süpermarketler, gezeceğimiz diğer mekanlar gibi bilgileri önceden işaretliyoruz. Bu sayede zamandan ve paradan kazanç sağlıyoruz. Örneğin, Venedik’te büfeler 1,5Lt su için 2€ istiyordu ama biz aplikasyon sayesinde bulduğumuz bir süpermarketten aynı suyun 6lı paketini 0,90€’ya almıştık 🙂 Hatta sadece su değil kahvaltı malzemesi, atıştırmalıklar vb. alışverişlerimizi de çok uyguna getirmiştik. Ancak markete ulaşmak için iki bina arasında kalan ve iki insanın yanyana ancak geçebileceği 30-35 metrelik bir sokağa girmek gerekiyordu. Markette sadece yerel halk vardı. Alttaki resimleri bir inceleyin isterseniz.
- 5 günlük bir gezi için yanımıza 10 tişört 3 pantolon 2 ayakkabı almıyoruz 🙂 olabildiğince az eşya ile yola çıkıyoruz ve kıyafetleri katlamak yerine rulo yapıyoruz, çok daha az yer kapladıklarını göreceksiniz.
- Konakladığımız yerlerde çok yayılmadan, olabildiğince hızlı toparlanabilecek şekilde kalıyoruz.
- aklımıza geldikçe veya yeni deneyimler edindikçe burada paylaşmaya devam edeceğiz. Siz de deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi yorum olarak aşağıda paylaşabilirsiniz.
Son olarak bizce, isteklerinizi gerçekleştirebilmek için sabırlı olun. Çünkü sabırsızlık içinde bulunduğunuz anı yaşayamamak demek. Mutluluğu sonuçlara değil, süreçlere bağlayın. Gezentilikle kalın.